Günlerden 6 Ağustos 1945, Pazartesi Saat: 05:23 Yer: Hiroşima Hiroşima'nın üzerine güneş doğuyor. Doğuşu tıpkı önceki sayısız doğuşu gibi aynı, ama batışı öncekilerden çok farklı olacak. Hepimiz küçükken bir şekilde origami yapmışızdır veya yapıldığına şahit olmuşuzdur. Japonca'da katlama anlamına gelen "ori" ve kâğıt anlamına gelen "kami" sözcüklerinin birleşmesiyle (birleşirken de "kami"nin yumuşaması ile) oluşan bu sözcük, bildiğiniz " kağıt katlama " anlamına gelmektedir. En bilinen origamilerden biri: Kâğıttan turna kuşu Japonya'daki en yaygın efsanelerden biri "Sen Bazuru" yani "Bin Turna" efsanesidir. Origami ile bin adet turna kuşu katlayan herkesin bir dileğinin kabul edileceği inanışıdır. Bazı hikayelerce de kişiye uzun ömür vereceği ve varsa mevcut hastalıklarından kurtulacağı söylenir. Albert Einstein'ın ABD Başkanı Roosevelt'e Yazdığı Mektup Nükleer Fizik ve atomlar konusunda çalışmaları olan
Japonya Küçük Bir Ülke mi?
Japonya'nın şeklinin nasıl olduğu birine sorulduğunda "küçük, ince, uzun bir ada ülkesi" türü yanıtlar alırsınız. Hatta direkt Japon vatandaşlarına bu soruyu yönelttiğinizde de, ülkelerine "küçücük bir ülke" diyeceklerdir. Peki Japonya gerçekten o kadar da küçük mü?
Japonya'nın Avrupa ülkeleri ve Türkiye ile boyutunun kıyaslanması |
Kendisi de bir ada ülkesi olan İngiltere için kimse böyle düşünmez. İngiliz vatandaşları da kendi ülkelerine küçücük demeyeceklerdir. Oysa ki İngiltere Japonya'nın yaklaşık yarısı kadardır. Peki Japonya'nın küçük olduğu algısı nereden geliyor?
Etrafı Devlerle Sarılı Ülke
Japonya'nın çevresine şöyle bir baktığınızda, solda kocaman Çin'i görürsünüz. Yukarıda bir hayli kallavi olan Rusya'yı görürsünüz. Sağa, okyanusun öteki tarafına bakarsanız Kanada'yı ve ABD'yi görürsünüz. Aşağıya baktığınızda da Avustralya'yı görürsünüz. Japonya'nın komşuları hayli büyük olunca, hem ülke dışından hem de ülke içinden bakıldığında "küçücük bir ada ülkesi" olduğu imajı yayılıyor.
Japonya merkezli bir dünya haritası |
126 Milyon Kişi Rahat Rahat Sığar Demek?
Ah, maalesef. Ülkenin %73'ünü dik ve şehirleşmeye elverişli olmayan dağlar oluşturuyor. Tepeler, yanardağlar, kayalıklar ve diğer yerleşime uygun olmayan alanlar da eklendiğinde ülkenin yaklaşık %90'ı şehirleşme ve yaşam için elverişli görünmüyor. Üstelik bu alanların tamamına yakını da ormanlarla kaplı. Dolayısıyla 126 milyon insanı, bu alanın dışında kalan küçücük alanlara (sahiller, ovalar, dağların arasında kalan küçük düzlüklere) sığdırmak, üstüne tarım yapmak, ayrıca hayvancılık yapmak, sanayi kurmak, parklar bahçeler futbol sahaları vs. gibi şeyler kurmak pek kolay iş değil.
Japonya'da ormanlarla kaplı dik dağlar ve dağların arasındaki küçük düzlüklere kurulan şehirler |
Yerleşim İmkanı Az Olsa da, Şehir Kurmak Kolay mı?
Kışın (özellikle kuzeyde) dondurucu soğukların hüküm sürdüğü karlı iklimler; yazın tüm ülke genelini aylarca kasıp kavuran aşırı yüksek, nemli ve yapış yapış iklimler (Antalya, Adana gibi yerlerden daha yüksek sıcaklık ve nem oranları); her daim olan depremler; yılda 15-20 kez ülkeyi vuran depremler; kıyı şeritlerini dönem dönem vuran tsunami'ler; yanardağlar, toprak kaymaları, seller, daha neler neler...
Avrupalıların bir geyiği vardır:
Tanrı Amerika kıtasını yaratmış, sonra bakmış ki Amerika doğal kaynakları ve yaşanabilirliği ile çok güzel bir yer olmuş. Diğer kıtalara haksızlık yaptığını düşünen Tanrı, durumu telafi etmek amacıyla Amerikalıları yaratmış.
Bu şakayı bilen Uzak Doğu ülkeleri ise, önce üstteki espriyi yaptıktan sonra devamını eklerler:
Tanrı Japonya'yı yaratmış, sonra bakmış ki ülke hiç de yaşanabilecek gibi bir yer değil. "Öyle yaşanabilirlikten uzak bir ada yarattım ki, üstesinden ancak bu millet gelebilir." diyerek Japonları yaratmış.
Dolayısıyla, bu coğrafyada yaşamak ve şehir kurmak hiç akıl mantık işi olmasa da, Japonlar buna bir şekilde adapte olmuş durumdalar.
Coğrafya Kader... mi Acaba?
Japonoloji ve Japon Kültürü ile ilgili çeşitli sempozyumlarda ya da kitaplarda genellikle direkt "Coğrafya kaderdir. Oradaki Japonları çıkarıp yine başka bir tropik ada ülkesi olan Endonezya ile halklarını yer değiştirseydik, durum yine aynı olurdu. Japonlar bugünkü Japonlar iseler o coğrafyada yaşadıkları içindir." gibi yorumlar gelmektedir.
Bir milletin dilini, dinini, kültürünü ve buna benzer küçük detayları komple atlayarak yapılan bu yorumlar; üstelik bu alanlarda uzmanlaşmış ve kitaplar yayımlamış insanlarca yapılıyor olsa da beni tatmin etmemektedir. Bugünkü Japon halkını komple Endonezya'ya yerleştirsek, halk yine aynı halk olduğundan, çalışkanlık yine çalışkanlık olduğundan, titizlik aynı titizlik olduğundan, kültür aynı kültür, dil aynı dil, aile yapısı dahi aynı olduğundan orası da günümüz Japonya'sı gibi bir yere dönüşebilirdi. Pekala sokakta şer'î hükümler gereğince halkı kırbaçlayan Endonezya halkı, Japonya'ya geldiğinde "Aaaa bakın yeni adaya geldik, bakın şurada Fuji dağı var, haydi hep birlikte modernleşelim. Çünkü coğrafya kaderdir ve bu coğrafya gereği artık modern olmalıyız." derler miydi? Aradan uzun zaman geçse dahi, aynı kültür, din, dil, yaşam tarzı ile yaşadıkları sürece bu durum sırf coğrafya sebebi ile değişir miydi? Bilemiyorum.
"Evli olmayan karşı cinsiyetten bir insanla konuşmak" suçundan ötürü kırbaç cezası alan Endonezyalı bir kadın ve çevrede cezanın infazını seyredip normal bir şekilde videoya kaydeden Endonezya halkı |
Lakin nesiller öncesinde ataları yeni bir ülkeye göç etmiş olan bugünkü göçmen torunları bile (örneğin; Amerika'nın siyahileri ya da Avrupa'nın çingeneleri), halen kendi kültürlerini yaşadıkları için yeni coğrafyada o toplum gibi olamamışlar ve getto mahalleleri kurmaya devam etmektelerse (üstelik üstteki Japonya-Endonezya değişimi örneğinin aksine, bu durumda azınlık olup asimile olma şansları da vardı), bu problemin "Coğrafya kaderdir ondan böyle." diye geçiştirilemeyeceği açıktır. Dil, din, kültür, aile, toplum yapısı vs. tamamı işin içine katılmalıdır. Japonlar Japonya'da yaşadıkları için değil; kendilerini oluşturan tüm kavramlar (hayata bakış açıları, eğitimleri, tarihleri, inanışları, kültürleri, yemekleri, her şeyleri) bir araya geldiği için Japon olmuşlardır diyerek, buradan koca profesörlere ve Akademik camiaya kafa tuttuğumu ilan edebilirdim lakin ne haddime. Ben yalnızca kendi fikrimi belirtebilirim ve fikrim de budur.
Japonya'da geleneksel olarak yapılan "kiraz çiçeği seyretme" bayramı ve bu esnada evli olmayan karşı cinsi ile hiçbir endişe duymadan rahatça muhabbet eden bir grup Japon gençleri |
Yine de, bu meselelerle ilgilenen ve kendileri de birer bilim dalı olan Dil Bilimi ve Antropoloji (Toplum/İnsan Bilimi); dünya üzerindeki tüm bilim dallarında olduğu gibi her zaman tartışmaya ve yeni fikirlere açıktır. Newton yasalarının bile çiğnenip geçildiği, Einstein'ın Görelilik yasalarının sürekli yanlışlanmaya çalışıldığı bilim camiasında; elbette toplumsal bilim dallarında da karşıt görüşler bildirmek umarım bir problem olarak görülmez.
Japonya'yı Ülkemize Benzetirsek...
Japonya coğrafyası ülkemizde bir bölgeye benzetilecek olursa, Doğu Karadeniz'i benzetmek uygun olacaktır. Doğu Karadeniz her ne kadar çok güzel bir bölge olsa da, okulda da öğretildiği üzere tarıma, yerleşime, sanayiye uygun değildir ve bu yüzden bölge her daim göç verir. Şimdi bütün bir ülkenin böyle olduğunu, üstelik sürekli doğal afetlerin yaşandığını, dağların da rahat durmayıp sürekli patlayıp çatladığını, ayrıca ülkede hiç para edecek maden (bakır, gümüş, altın vs.) bulunmadığını, yaşanacak fazla düzlük olmadığını da hesaba katın. Tebrikler, Japonya'nın coğrafya'sını anlamaya başladınız.
Her Yer Ada!
Japonya ile yaptığım ilk araştırmalarımda ülkeyi Yunanistan'a benzetmiştim. Ülkede çok fazla ada vardı, bu adalar komşu ülkelerin diplerine kadar gidiyor olsa da (Türkiye'nin dibindeki Yunan adaları misali) yine de Japonya'ya aitti ve çevre denizlerde bir hayli üstündü.
Tabii elbette Yunanistan'ın 227 adası olduğunu ama Japonya'nın 6.852 adası olduğunu öğrenince işler bir hayli değişti. Japonya, sandığınızdan da fazla adaya sahip. Ülke tamamen adalardan oluşuyor! Ülkenin ana kıtası diyebileceğimiz, nüfusun çoğunun yaşadığı bölge bile aslında 4 parça adadan oluşmakta!
Japonya'nın 4 ana adası, nüfusun büyük çoğunluğu bu 4 ana adada yaşıyor |
Japonyanın en büyük adası Honshu (Honşu) dışına çıkılıp etraftaki, haritada gözle görülemeyecek kadar minik adalara gidildiğinde pek çok mikro iklimle karşılaşılabiliyor. Genellikle iklimler tropik karakterli (subtropikal iklim). Dünyanın en iyi dalış bölgeleri ve en zengin mercan adalarından bazılarının Japonya'da olduğunu duymak size şaşırtıcı gelebilir.
Sözün özü...
Japonya gibi, dünyanın en büyük fay hatlarından biri olan 2 fay hattının çarpışması ile doğmuş, hâlen aktif yanardağlardan oluşan binlerce adalar topluluğunda yaşıyorsanız eğer, elbette mecbursunuz adapte olmaya. Mecbursunuz fizik ve deprem araştırmalarında lider olmaya. Mecbursunuz o sıcaklarla mücadele için çok iyi klima sistemleri üretmeye (Daikin, Mitsubishi Electric, Hitachi, Panasonic, Toshiba gibi iyi olmalarıyla bilinen klimalar Japonlarındır). Mecbursunuz 0 metreden 3000 metreye dek değişen ve çok ani rakım değiştiren o dağların içini karınca misali oyarak dünyanın en karmaşık tren ve raylı sistem ağlarını kurmaya.
Ve bu kadar çok insanın bu kadar az alanda, hırgür çıkarmadan yaşayabilmesi için, herkese saygı göstermeyi bir toplumsal prensip haline getirmeye mecbursunuz.
Japonya'nın coğrafyası belki Japon Kültürü ve Japon toplumsal yaşamının daha çok merak edileceği düşünüldüğünde, o kadar ilgi çekici gelmeyecektir; lakin JaponSeyir Telegram kanalı üzerinde yayınladığım bu ilk yazı, bundan sonra yazılacak olan Japon kültürü ve yaşamı ile ilgili başka yazıları ve bilmeden baktığınızda bazı anlamlandıramadığınız olayları daha iyi anlamanıza yardımcı olacak.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!